Bir köpeği iyileştirmek…
Merhaba Arkadaşlar, bugün hasta bir köpeği nasıl iyilişetirdiğimizle ilgili hepinizin içini ısıtacak bir hikâyem var. –
Birkaç ay önce aramıza Peder adında bir köpek katıldı. Zavallıcık berbat durumdaydı; çok ürkek, sessiz ve korkaktı. O kadar zayıftı ki kemikleri sayılıyordu. Veterinerimiz Aynur onu muayene ettikten sonra uyuz ve leishmania diye bir şeyleri olduğunu söyledi.
İnsan dostumuz Sina, leishmania’nın korkunç bir hastalık olduğunu, gözle görülemeyecek kadar Küçük sinekleriln ısırmasıyla bulaştığını ve tedbir almanın neredeyse imkansız olduğunu söyledi. Üstelik bu hastalığın neden olduğu semptomlar tedavi edilebilse bile hastalığın kendisinin tamamen geçmezmiş ve yakalanan hayvanın hayatı boyunca gözlem altında olması gerekirmiş.
Sina, bu leishmania denilen hastalığın tüm Akdeniz sahilinde sıklıkla görüldüğünü de söyledi. Bu hastalık tedavi edilmezse hayvanlar çok acı çekerek ölürlermiş. Bu hastalık tedavi edilmezse hayvanlar çok acı çekerek ölürlermiş.
Uyuz da parazitlerin sebep olduğu çok fena bir deri hastalığıymış…
Peder’in leishmania ve uyuz durumuna bakılırsa bize gelmeden önce insanları onu çok ihmal etmişler.
Ama bizim Sina ve yardımcıları Peder’e o kadar iyi baktılar ve ona o kadar çok ilaç verdiler ki; o şimdi artık bambaşka bir köpek oldu. –
İnsan dostlarım Peder’in ilaçları için yine o hep duyduğum kelimeleri söylediler… dur bakayım, neydi o? Hah … “Çok Pahalı”
Akkus
Peder, barınağa geldiği gün.
Peder, şimdi… Bambaşka bir köpek.
Eyvah! Eşeğimizde bir yumru çıktı!
Sevgili eşeğimiz Dinkey
Dinky yatarken
Dinky’nin tedavisi
Ayyyy! Delik açılıyor
Göcek çevre yolunda, vızır vızır trafiğin tam ortasında, eşek denilen bir hayvanı kurtardığımız için ne kadar sevinmiştik, hatırlarsınız.
http://gocekanimalrescue.com/2019/03/07/simdi-bir-esegin-var/?lang=tr
Eşeğimize annelik yapan Hilly geçen hafta Peter’i arayıp Dinky’nin yan tarafında kocaman bir yumru olduğunu söylediğinde çok korktuk. Hilly, fıtık diye bir şeyden şüphelendiğini ve bunun midenin bir kısmının dışarıya çıktığı berbat bir şey olduğunu söyledi. İnanabilir misiniz? Benim ve bir çok arkadaşımın bu işten fena halde midesi bulandı; kendimize gelebilmek için uzun süre yatıp uyumamız gerekti.
Her neyse… Peter, Sina’yı, Sina, Murat’ı, Murat da eşekleri iyileştiren Büyük Baş Veterineri diye birini aradı.
Ertesi gün veterinerle beraber herkes Hilly’nin evine gitti. Veterinerin ilk iş ne yaptığını tahmin edemezsiniz; Dinky’yi traş etti! – Biz, zavallı Dinky ameliyat olacak diye üzülürken saç kesimi yapıldı, iyi mi?
Ama sonrasında korktuğumuz şey oldu. Dinky’nin bacakları sağlam bir şekilde bağlandı ve yumuşak bir yorgan üzerine yatırıldı. Sina ve Murat kıpırdamasını engellemek için Dinky’nin üstüne abanmak zorunda kaldılar, Hilly ise onu rahatlatmak için baş ucuna oturup durmadan kafasını okşadı. Sonra – ki tam burada yine midem bulanmaya başlıyor – veteriner eline neşter diye bir şey alıp Dinkey’nin yan tarafında delik açtı. Meğer Dinky’nin mide zarında yırtık oluşmuş, keskin bir taş ya da kayaya gövdesini sürtmekten olabilirmiş. Ne şapşal bu Dinky! . Ne şapşal bu Dinky! Veteriner, Dinky’nin yırtılan mide zarını ve açtığı deliği bir güzel dikti. Peter, veterinerin süper bir terzi olabileceğini düşünüyor.
Sonrasında Dinky kendine gelince herkesin yardımıyla ayağa kalktı. Hilly, zavallı Dinky’nin hâlâ biraz ağrısı olduğunu düşünüyor. Bu yüzden Sina özel ve çok pahalı ağrı kesiciler aldı Dinky için.
Peter, Dinky’nin tamamen iyileşmesi için tüm bu pahalı ilaçların ve iyi bir bakımın kesinlikle gerekli olduğunu anlattı bize. Bir de “sponsorluk” diye bir şeyle Dinky’nin tedavi masraflarına katkıda bulunabilirmiş insanlar isterlerse, öyle söyledi.
Tüm bunları anlatınca yine kendimi fena hissetmeye başladım. Arkadaşlarım ve ben şöyle bir uzanıp dinleneceğiz sanırım.
Akkus
Köpek de bir göz atmak istedi
Kedicik “işim olmaz” dedi.
Şimdi daha Iyi
Evimize Sağ Salim Döndük; Tabi Sürprizlerle…
Evet, sevgili insanlarım geçen haftadan bu yana çok heyecanlı günler yaşadık; ama hepimiz yuvamıza sapasağlam döndük. Dostlarım ve ben bu yangın denilen korkunç şeyden dolayı çok yorgunuz ve hâlâ biraz endişeliyiz. Sanırım bu yüzden çoğunlukla kuytulara çekiliyor, dinleniyor ve uyuyoruz.
Tabi insanlarım Sina ve Grace bizi rahat bırakırlarsa. Durmadan sayım diye bir şey yapıyorlar. Tekrar tekrar bizi sayıyorlar sonra karşımıza geçip “Bu köpek yanlış ünitede!” deyip yerlerimizi değiştiriyorlar. Bin kere sayıldıktan sonra nihayet huzura kavuştuk; Sina ve Grace de sevinçten zıplayıp hopladıklarına göre artık bizi rahat bırakırlar.
Yangın tahliyesi esnasında ve stadyum diye bir yerde kaldığımız süre boyunca hiçbirimiz kaybolmamışız! İnanabiliyor musunuz? Hatta biz stadyumdayken üç yeni köpek ve iki eşek dost daha katılmış bize. Harika, değil mi? Köpek ve eşekler yangından korkup kaçmış ya da insanları tarafından terk edilmiş olabilirler; ama artık güvendeler, biz onlara çok iyi bakarız.
Bu dostumuza doğru dürüst bir ad bulana kadar Huhu adını verdik. Çok tatlı bir arkadaş, şimdiden sevdik onu.
Ya bu minik şeye ne demeli? O da şu an için diğer minik dostlarla balkonda yaşıyor.
Bu yeni dost kovboy gibi dolaşıyor her yerde; burnunun dikine gitmeyi seven pek mağrur bir arkadaş.
Yeni eşek dostlarımız; anne ve kızı. Ne tatlılar, değil mi?
İMDAT – Yangın etrafımızı sardı!
Yangın yaklaşıyor
Hızla hareket edip hazır olmak lazım
Elimizi çabuk tutmak zorundayız
Arabalar, kamyon ve kamyonetler gecenin içinde yol alıyor
Merhaba, ben barınağın en eski sakinlerinden Akkuş. Aynı zamanda barınağın maskotu ve muhabiriyim.
Gökyüzündeki büyük turuncu şey olarak Çarşamba denilen bir gün tüm bize köpekler bizim burunları çok garip ve güçlü bir koku fark uyuyacak oldu. Hemen ardından gökyüzü kapkaranlık oldu.
Aniden, her gün gördüğümüz insan dostlarımızın hepsi birden, araba adı verilen gürültülü şeylerin içinde barınağa geldiler. Ne olduğunu anlamıyorduk, fakat olağanüstü bir durum olduğu belliydi. Biz böyle sıradışı, bilinmedik şeylerden hoşlanmayız, çok korkmaya başladık. Derken başımızın üstünde pır pır bir ses duyduk, ve akıllı bir köpek dostum, bunun helikopter adı verilen ürkütücü bir şey olduğunu söyledi.
İnsan dostlarımız barınağa girdiler; oradan oraya koşuşturuyor, köpek kafeslerini yerlerinden çıkarıp barınağın girişine yerleştiriyorlardı. Dediklerine göre yangın diye bir şey çıkmış ve rüzgarla bize doğru yaklaşıyormuş, yani oradan hemen çıkmamız gerekiyormuş!
O sırada bir sürü insan daha büyük araçlar ve kamyonetlerle akın akın barınağa geldiler. Anlattıklarına göre bazıları, polis ve itfaiyeci dedikleri insanlar orman yolunu kapatmadan hemen önce, yangının içinden geçerek gelmişler.
İnsan dostlarımız yaşadığımız ünitelere girip bizi teker teker yuvalarımızdan çıkardılar. Rüzgar gibi hızlı hareket ederek tasmalarımıza ip dedikleri şeyleri ve yırtılmış çarşafları bağladılar. Git gide daha çok korksak da insan dostlarımıza güvendiğimiz için çok düzgün davrandık ve akıllı uslu onlarla birlikte gittik. Bizi arabalara, kamyonlara, kamyonetlere yerleştirdiler ve gecenin içinde hâlâ açık olan dağ yollarında hızla yol aldık.
Sonunda, futbol sahası denen acayip bir yere ulaştık. Öyle korkmuş ve yorgun haldeydik ki, insan dostlarımız bize su verdikten sonra bütün gece başımızda beklerlerken, biz uykuya daldık.
Sabah olunca bu alışılmadık yerde uyandık. Yerlerde çim denen bir şey olduğunu fark ettik, yeşil renkteydi bu çim ve ayaklarımızı buna basması pek rahattı. Hoşumuza gitti. – İnanır mısınız orada 100 köpek hep birlikteymişiz; bölünmüş üniteler olmadan ben ve arkadaşlarım çimin üstünde ortak alanda duruyormuşuz. Tabii uslu olmaya çalıştık; içimizden bazıları biraz huysuzlanıp sinirlendiyse de çoğunlukla iyi huylu, uyumlu ve sakindik.
İnsan dostlarımız iki gün boyunca barınağımız yanıp kül olacak diye büyük endişe ettiler. Fakat şimdi söylediklerine göre durum düzelebilirmiş, biz de bu yeşil çimleri sevmiş olmamıza karşın, yakın zamanda yuvamıza dönebilirmişiz.
O gün gelen dostlarımız 250 arkadaşımın hepsini birden, iki buçuk saatlik insan zamanı içinde kurtardılar. Bana sorarsanız iyi bir iş başardılar, hepimiz güvende ve sağlıklıyız.
Biz köpekler şimdi güvende olsak da, barınağımızın çevresinde büyük hasar olduğu, ve yabani dostlarımızdan pek çoğunun yaşamını kaybettiği haberini aldık. Bu bizi çok üzdü.
Şu anda yalnızca futbol sahasında değil, çeşitli köpek otellerinde, kliniklerde ve başka yerlerde kalıyoruz ve bu kalışlarımız yüksek masraflar doğuruyor. İnsanların dediğine göre bu korkunç afeti atlatana kadar büyük bir maddi desteğe ihtiyacımız olacak, çünkü günler boyunca barınaktan başka yerlerde kalmamız gerekebilir.
Lütfen bize yardım eder misiniz?
Lütfen bize yardım eder misiniz?Akkuş
Burası da biraz sıcakmış
İnsan dostlarımız futbol sahasında başımızda bekliyorlar
Birkaç arkadaşımla birlikte bendeniz Akkuş
Üstünde koşturduğumuz bu yeşil şey de nedir?
Güzel Köpek Yavruları
Yavru 1
Yavru 2
Yavru 3
Bir problemimiz var! Neredeyse her gün yeni yavrular geliyor barınağa ve onlara hemen isim vermemiz gerekiyor. Aslında insan dostlarım Sina ve Peter isim bulmak konusunda çok iyiler; ama siz yardımsever dostlarımız seçimi yaparsa daha eğlenceli olur bence.
İşte isim bekleyen üç dünya güzeli kız yavrumuz.
Biz sizin için birkaç seçenek bulduk bile, ne dersiniz? Hepsi kız.
- Leia
- Mila
- Nina
- Lola
- Coco
- Lulu
- Layla
- Ella
- Olive
Hangi yavruya hangi ismi verdiğinizi (yavru 1 – isim 1) bana akkus@gocekanimalrescue.com’dan bildirin yeter.
Biz nazikçe giriş bir parçası olarak bizim bağış sayfasına giderek bir bağış yapmak için soracağız www.gocekanimalrescue.com/Donate
Yardımınız için çok teşekkür ederiz. Kazanan isimler belli olur olmaz size bildireceğiz.
Akkus
7 Sevimli Yavru Tek Sıra!
Barınakta İlk Beslenme
Sina’nın Evinde, Sıcacık Sepetlerinde Otururken
Birkaç ay önce, bir Cumartesi sabahı insan dostlarımız çok telaşlı ve heyecanlıydı. Barınağımıza eski bir traktör gelip park etti. Sina, Christine ve Grace hemen ne olduğunu anlamak için traktörün yanına gittiler. Bizimkilerin yakınlardaki bir köyden tanıdığı traktör sürücüsü yolda bir anne köpek ve birkaç yavru bulduğunu söylemiş. Anne köpek hemen atlamış aşağıya, adam da Grace’e bir yavru uzatmış; sonra bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha. Tam yedi tane minicik yavru, inanabilir misiniz?
Tabi önce herkes şoka girmiş; ama bir yandan da zavallı yavrular ve anne aç, susuz ve bakımsız kalmayacaklar diye de sevinmişler. Sina “Barınakta hiç boş yerimiz yok! Nerede bakacağız biz bu yavrulara?” deyince herkes derin derin düşünmeye koyulmuş; karantina dolu, özel odalar dolu. O günden sonra Sina ne zaman barınağa gelse gözleri kapanıyor ve sürekli esniyordu. Yavrular her gün sabahın dördünde onu uyandırıyorlarmış; mama ve temizlik için. Sabahın dördü ne demekse? Christine, aklı başında tüm insanların derin uykuda olduğu zamandır diye açıkladı.
– Ben pek anlamam; ama belli ki bu yavrulara bakmak kolay bir iş değil. –
Her zorluğa rağmen yavrular hızla büyüyor ve Sina artık onları normal yavru mamasıyla beslemeye başladı. Bizim Sina çok iyi bir annedir ama çok da disiplinlidir. Minicik yavrulara yemek yerken tek sıra olmayı ve mama kapları önlerine gelene kadar beklemeyi öğretmiş. Minicik yavrulara yemek yerken tek sıra olmayı ve mama kapları önlerine gelene kadar beklemeyi öğretmiş. Üstelik mamaları bitince kaplarını taşımayı bile başarıyorlar Şimdilerde banyodan dışarı çıkmak için merdivenlerden inip çıkmayı öğreniyorlar. En küçük yavruya diğerlerinin nasıl yardımcı olduğunu görmek isterseniz videolara bir göz atın derim. Çok komikler!
Harika değil mi? Harika değil mi? Minikleri böyle keyifli ve mutlu görmek biz yaşlı köpeklerin de yüreklerini ısıtıyor.
Akkus
Hazır ol… Başla!
Dağa Tırmanma (?)
Temizlik ve Toparlama
Ve Artık Bir Eşeğimiz Var!
Evet, insanlarım yine çok telaşlı bugün. Bu sabah “eşek” diye bir şeyi yakalamaya çalışmışlar. İmdat, uzun sivri kulakları olan kocaman kahverengi bir köpek gibi düşün dedi. Bir de havlamak yerine “aaa iiii” diye bir ses çıkarırmış. Arka bacaklarına dikkat etmeliymişiz çünkü tekme atabilirmiş ve elma ve havuç yemeye bayılırmış, inanılmaz!
İmdat, insan dostum Peter’ın sabahın erken saatlerinde Dalaman’dan Göcek’e gelirken yolun tam ortasında bir eşek gördüğünü, gözlerine inanamadığını anlattı. Dönüp tekrar bakmak için tepeleri inip çıktığını ve yola vardığında gerçekten de eşeğin orada olduğunu söyledi. Bizim Peter, arabasından inip eşeğe yaklaşmaya çalışmış; ama eşek ondan kaçmış. Ne yapacağını bilemeyen Peter hemen Sina’yı aramış; Sina bu işleri çok iyi bilir. ‘Mmmm’ Yolun ortasında kalmış bir eşek nasıl yakalanır diye o da herkese sormuş; ama bilen yok. – – –
Sonunda birkaç hayvansever polis insanlar gelip yoldan geçen tüm arabaları durdurmuş, eşeği de alıp yol kenarındaki bir ağaca bağlayarak onlara yardım etmişler. –
Eşek başta çok korkak ve üzgünmüş; ama bizimkiler ona birkaç tane elma verince keyfi yerine gelmiş ve başını okşamalarına bile izin vermiş. Murat kamyonetiyle gelip onu almış ve bize yakın bir dağ köyündeki kendi evine götürmüş. Zavallıcık pek iyi durumda değilmiş; ama iyi bir bakım ve sevgiyle kendine gelecektir.
Yani şimdi 230 köpek, 100’den fazla kedi ve bir de eşek olduk. Peter’a mümkünse bir süre yollarda hiçbir şey bulmamasını tembih ettik.
Akkus